Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal; İstanbul İl Başkanı ve teşkilat üyeleri, Genel Merkez Yöneticileri, il ve ilçe başkanları ile partililer de hazır bulunduğu anma töreninde yaptığı konuşmada şöyle konuştu:
“17 Eylül, insanlık tarihi ve ülkemiz için büyük bir utancın yıldönümüdür”
“Bugün ve yarın, bizler için, biz demokratlar için büyük bir acının, insanlık tarihi ve ülkemiz için de büyük bir utancın yıldönümüdür.
27 Mayıs’ta, iradesi ile bin yıllar boyunca yedi düvele galip gelmiş, çağ açıp çağ kapatmış bir milletin iradesi, o milletin güveni suistimal edilerek gasp edilmiştir. Millet, apoletlerin arkasına sığınan zavallıların ve onlara alkış tutan kendini bilmezlerin gayretleri ile oyuna gelmiş, aldatılmış, yılların emeği ve alın teri yağmalanmış, onlarca yıllık siyasi birikim ve demokrasi tecrübesi habis ruhlu kişilerce çiğnenmiştir.
“Bizlere fikri bir miras bıraktılar”
Ancak daha da acısı, 27 Mayıs kendinden sonraki darbe ve anti-demokratik girişimlere örnek olmuş, Türkiye’de milletin iradesine layık olamayanların millete ve iradelerine hükmedebileceğine dair feci bir fikre zemin hazırlamıştır.
27 Mayıs, faninin, bakinin ve caninin ne olduğunu da bizlere elim bir şekilde gösteren olayların başlangıcıdır.
Caniler bizlerden, fani olduğu bilinci ile milletine hizmet için yaşamış başbakanımızı ve bakanlarımızı almış, bizleri farkında olmadan baki bir fikrin mirasçıları yapmışlardır.
“İçilen şehadet şerbeti miydi yalnız? Sen ölmedin; ilmekler, kurşunlar faydasız”
Birer gün arayla Başbakanımız Menderes’i, bakanlarımız Polatkan ve Zorlu’yu idama yollayan düzemece mahkemelerde kalemi kıranlar, ilahi bir kalemle bir destanın yazıldığını da fark etmemişlerdir. 10 yıl boyunca cesaretle adaletsizliğe siper olmuş demokrasi şehitlerimiz, darağacına giderken attıkları her cesur ve kararlı adımla bir destanın da ilk sözcüklerini yazmışlardır.
Yazdıkları bu destan şu üç kelime ile başlamaktadır; “demokrasi, adalet ve hürriyet!”
Şehitlerimizin idam kararlarını yazan vesikalar aslında ölümsüzlüklerini kanıtlayan birer delil haline gelmiştir.
Onların millet için hayal ettikleri elbet bir gün gerçekleşecektir, zira her zaman dediğimiz gibi; demokrasi ölmez bir mefkuredir!
“Darbelerde el ovuşturanlar, bu ilmeklere de düğüm atmışlardır!”
27 Mayıs’ta ve sonrasında darbelere ve darbelerin kendilerine göreceli olarak kazandırdıklarına sevinip el ovuşturanların da ellerine kan bulaşmıştır. Bu ilmeklerin düğümleri o el ovuşturanlar tarafından atılmıştır; idamlar ve şehadetler atılmayan naraların, olanı biteni, yağmayı, talanı kabullenmenin sonucunda gerçekleşmiştir.
Bilinmelidir ki ne tarih ne de herhangi bir söz ellerinin kanını temizlemez, insanlık hiçbir şekilde bu ayıbı örtemez!
“27 Mayıs Darbesi Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir”
27 Mayıs Darbesi yalnızca dönemin hükümetine, Demokrat Parti’ye karşı değil; evvela Demokrat Parti nezdinde temsil edilen insanımıza, Türk Milleti’nin refah ve huzuruna, Türkiye’nin bölgesel ve küresel kazanımlarına, özetle Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin kısa vadede yakaladığı sosyal ve iktisadi gelişimin içeride ve dışarıda verdiği rahatsızlık, ne acıdır ki yuları dışarıda olan bir eşkıya hareketi ile karşılık bulmuştur.
“27 Mayıs ilk yumruktur”
27 Mayıs’ta milletimiz o ilk yumrukla sersemlemiştir, 12 Eylül’de ne yazık ki dermanını yitirmiştir; ancak 15 Temmuz’da kendine gelmiş ve hain girişime ve mümessillerine dur diyebilmiştir.
15 Temmuz’da milletimiz yalnız demokrasiye karşı değil 27 Mayıs Darbesinin demokrasi şehitlerine de borcunu ifa etmiştir.
“Beton hırsları ve imar rantlarından Yassıada da nasibini almıştır”
Ne kadar acı ki kendilerini haksız bir biçimde Menderes'in varisi gören, demokrasiyi gidecekleri yer için araç olarak gördüklerini beyan ederek dahi demokrasiye bakışlarını beyan edenler, idam kararlarının da verildiği Yassıada'yı anlamını yitirecek şekilde neredeyse bir turizm sahası haline getirmişlerdir.
Ülkenin bugün girdiği darboğaza sebep olan beton hırsları ve imar rantlarından Yassıada da nasibini almıştır. Bu acı idam kararlarının alındığı yer gerçek anlamda bir müze olabilecek, nesillere darbelerin ne derece büyük acılara sebep olduğunu anlatabilecek bir merkez olabilecekken, beton aşklarına yenilmiştir.
Yap İşlet Devret modeli ile betonlaştırılan Yassıada bu şekli ile nasıl işletilecek merak konusudur. Diğer YİD modellerinde olduğu gibi dövize endeksli bir anlaşma yapıldı ise bu adayı “demokrasi ve özgürlük adası”olmaktan çıkaracak “yaslı ve kârlı bir ada” olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, içimizdeki acı ve mücadelemiz konusunda kararlılıkla milleti için bedel ödemeyi göze alarak hizmet eden, şehadete yürüyen Başbakanımız Ali Adnan Menderes’i, kıymetli bakanlarımız Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu, 15 Temmuz gecesi meydanlarda ve görevinin başında şehadete yürüyen kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Ruhları şad olsun. Allah bizleri, milletimizi, devletimizi böylesine acı günleri veya benzerlerini yeniden yaşamaktan korusun.
Onların hayallerini devraldık. Milletimiz için kurduğumuz hayal gerçek olsun inşallah!
|