SYFULLAH FİRAT : SAYIN CUMHUR BAŞKANIMIZA AÇIK MEKTUBUMDUR..
Sizlerle aynı toprakların çocuğuyuz. Rize ili Güneysu ilçesi ve sizin köyünüzün komşu köyü olan Kıbledağı köyün de dünyaya geldim.
Ben 1950 yılında dünyaya geldiğim için sizlerden dört yaş büyüğüm. Sizlerle ilk defa Kara Eylül sonrası ceza evinden çıktığım yıllarda Kasimpaşa da Aynalı kahve denilen çay ocağın da tanışmıştım. Ağır işkenceler gördüğüm için yorgun ve bitkindim. Görevden atılmış ve geçinme zorluğu yaşıyordum. Rahmetli amcam ve sizlerin de baba dostunuz olan Hüsnü Kaptan ile görüşmek ve cep haçlığı almak için bekliyordum. O sırada sizlerle tanışmıştım. Ancak sizlerle yüz yüze tanışmadan önce sert bir milli görüşçü olduğunuz bildiğim gibi sizin de memleketiniz olan Güneysu ilçesin de Seyfullah Fırat adlı Türkçü bir Faşistin olduğunu bildiğinizden eminim.
Sizlerle ilgili olan birkaç anımı da yazmadan geçemeyeceğim.
Akıncı gençliğin teşkilatlandığı yıllar da sizler de Güneysu ilçesi Asmalı ırmak mevkiin de bir gurup gençle birlikte o günkü tanımıyla kamp açtığınız günlerde bende Ülkücü hareketin Karadeniz bölgesin de üst düzey bir yetkiliydim.
Güneysu da faaliyet yürüten ve açılması bana nasıp olan Büyük Ülkü Derneğin de bulunun yüzlerce gencin Başkanıydım.
İkinci anım ise dokuzuncu sürgünümü yaşadığım Adıyaman gölbaşı ilçesinde cereyan etmişti. Sizler benim de defalarca okuduğum bir şiiri okuduğunuz için ceza evin de bulunduğunuz yıldı.
Gölbaşı ilçesinin tek Gazetesi olan Gölkent Gazetesin de sizlerle ilgili bir yazı yazmıştım. Yazımın ana teması size olan haksızlıktı. Aynen şöyle yazmıştım. Değerli hemşehrim şu anda ceza evin de bende dokuzuncu sürgünümü yaşıyorum. Hemşehrimin okumuş olduğu şiiri bende yüzlerce defa okudum ve lütfen beni de hemşehrimin yanına gönderin demiştim. Batı çalışma gurubunun kelle aldığı yıllardı. İlçede bulunan birlik komutanıyla bu yazımdan dolayı kaymakamlık binası önünde ki bir protokolde yine sert bir şekilde tartışmış ve sizleri savunmuştum. Bahse konu yüz başı ile sabah ezan saatinde Askerleri sokakta slogan attırdığı için de ilişkilerimiz iyi değildi.
Allah şahittir ki, o günlerde sizin hareketiniz içerisin de bulunmayı sizlerle birlikte siyaset yapmayı da çokça düşündüğüm olmuştu. Çeşitli sebeplerden dolayı bu temennim gerçekleşemedi veya nasıp olmadı.
İktidarınızın ilk ayların da yaşanılan bir takım istenmeyen durumlar karşısında da sizleri sürekli bir şekilde savunmaya devam ettim.
İnsanlık alemin de millet olma şuurun ortaya ilk defa koymuş olan, üç kıtaya Türk-İslam mührünü vurma şerefiyle onurlandırılmış olan bu milleti yok sayan çıkışlara karşı suskunluğunuz biz Türk milliyetçilerini fazlasıyla rahatsız etti ve üzdü.
Bu necip millet Moskof ve Çin gavurundan başka bir de Batı alemiyle ciddi savaşlar yaşadı. Onların dışın da hiçbir kavme veya topluluğa kötülük ettiğimizi tarih kaydetmemiştir.
Güneş tuğumuz, gök çadırımızdır diyen bu millet asırlarca Nizam-i Alem davası uğruna dağlar gibi kemik yığınları ve denizler gibi kan feda etti.
Nasıl olur, sebebi ne olabilir ki, benim Cumhur Başkanım Türk milletinin varlığına sahip çıkmaz ve çıkar görüntüsü vermez. Dünyaya Türk olarak gelmiş olan milyonların haklı beklentilerine neden merhem olmaz sınız?
Neden her söyleminizle kanayan yüreğimize yeni sancılar yüklersiniz? Neden bu millete muhabbet kısırlığı yaşayan çevrelere alkış tutarken neden Türküm diyen bizlere her gün korku salmak istersiniz?
Sayın Cumhur Başkanım.
İnsanlığın ortak hafızası olan tarihin beş bin yıldan beri kayda geçtiği, o muhteşem Selçukluyu ve Osmanlıyı ve daha nice imparatorlukları tarihin ortak hafızasın da kayda geçiren bu milleti tanıma da veya kabullenmede zorlanan çevrelerle kol kola girersiniz?
Allah şahittir ki, muhabbetimizi ve hizmetlerimizi siz engelliyorsunuz.
Siz veya benim inkar etmemizle Türklük yok olmaz Sayın
Emin olun ki, Türk milleti vardır ve ebediyen var olacaktır.
Bizim üzüntümüz bu değişmez gerçeğin yanın da durmamanız.
Ben ömrüm boyunca hiç güzel gün görmedim. Dokuz defa sürgün yaşadım, üç defa görevden kovulup aç kaldım, dört defa da sizler gibi haksız yere ceza evin de ömür tükettim. Allahtan başka hiçbir güçten korkmadım ve eyvallah demedim.
Bugün bu ülkede insanların özelleri tehdit ve şantaj malzemesi olarak kullanılmakta, telefonlar dinlenmekte, insanlara korku değneği gösterilmektedir. İnsan denilen canlı melek olmadığı gibi elbette şeytan da değildir. Hepimizin zaafları ve ayıpları elbette vardır. Allah insanların ayıplarını deşifre etmeyin derken bizler kim oluyoruz ki insanları rezil etmenin mekanizmalarının kurulmasına izin veriyoruz.
Türk milletinden nefret eden zihniyetlere ben muhabbet duymam ve lanetlerim. Türk milletini inkara kalkan şarlatanlara karşı ses çıkarmamanızı ben bir vatandaş olarak sizlere ve o kutlu makama oturana yakıştıramam. Türk’e muhabbet duymayan babam da olsa ona saygı duymam ve ocağın da bulunmam. Kavimler Allah in ayetlerindendir. Onu inkar etmek günahtır inancımı da arz etmek isterim.
Bundan sonra yaşayacağım her saniye sizlerin gönüllerinize Tük sevgisini yüklemeyi y,ce Allah dan niyaz edeceğim. Türk milletinin yanın da yer aldığınız müddetçe ölümüne yanınız da ve Türke küfredenlere yakın duruldukça da her kim olursa olsun karşısın da duracağımı, dualarımdan mahrum edeceğimi en samimi ve kalbi duygularla arz etmek istiyorum.
Sayın Cumhur Başkanım.
Allah şahittir ki, sizleri sevmek, saygı duymak ve duacınız olmak istiyoruz. Lütfen buna daha fazla engel koymayın.
Allah yar ve yardımcınız olsun