Türk töresinde her bireyin toplum içindeki yeri, sırası ve görevleri belirli kurallarla belirlenmiştir. Türk devletlerinin ve ordularının kurumlaşması, hep bu töre esasına göre oluşturulmuştur. Ayrıca töre, toplumun esenliği için dilencilik, ayyaşlık, serserilik, vasıfsızlık, cahillik, tembellik gibi erdemsizliği, toplum dışı ederdi.
Türk töresinde, devlet ulusu için vardı. Tüm kaynaklar, din, etnik kimlik ayırt etmeksizin tarafsızca, eşit şekilde dağıtılırdı. Ne yazık ki töreye uygun hareket etmeyen birçok sultan ve hakan da vardı. Kutsalların onurunu koruyanlar, dünyanın en zengin ulusu olabilmek için sistemli, disiplinli bir şekilde yeryüzünü ve onların insanlarını tanıyıp emek verenler olduğu gibi, töre dışı hareket eden, yaptığı işte uzman olmayan, içinde yaşadığı cennet coğrafyayı, gelecek nesilleri ve toplumu düşünmeyenler de vardı.
Bu kısa açıklamadan sonra, bugün Türk Töresine bağlılıktaki zayıflık birçok alanda kendini göstermektedir, diyebiliriz. Vasıfsız idareciler, haksız rekabet, haksız kazanç, hukukun tarafsızlığını kaybetmiş olması, toplumu kutuplaştırma, üretimden uzaklaşma, güvensizlik ortamı, rant amaçlı çevre katliamı, estetikten yoksun şehirler, toplumsal yozlaşma gibi birçok alandaki zayıflık, Türk Töresinden uzaklaşmanın bir tezahürüdür.
Bu sebeple, mutlu, ekonomik olarak güçlü, eğitimli bir toplum yaratmak için dünyadan kendimizi soyutlamadan, insanlığın bütün değerlerini özümseyerek özümüze dönmek gerekir.
Peki nedir Türk Töresi?
Kısaca maddeler halinde yazacak olursak;
Kural 1-Doğa severlik;
Türk boyları içerisinde yaşayan ihtiyarlar, gençler doğa ile bütünleşmiştir. Bitkilere, suya, havaya zarar vermez, ekolojik dengeye önem verir, sağlam kafa sağlam bedende olur savıyla faydalı yiyeceklerle, doğal ve sağlıklı beslenir. Spor yapar, bedensel güce önem verir.
Kural 2-Kadın hakları;
Aile içinde kadın erkek eşit haklara sahiptir. Tek eşlidirler. Eş, Sultan Kaan/Kaan olarak temsil edilirdi. Türk töresinde, kıyafet, mevsimsel olarak hava durumuna göre, Türk örf ve adetlerine göre giyilirdi.
Kural 3-Erdemlilik;
Türkler ve Türk egemenliğinde yaşayan herkes güvenilir, çalışkan, konusunda uzman olmalıdır. Türk töresi, tüm diğer kabilelerin ve dünya milletlerinin “evrensel” ahlak değerleriyle örtüşür.
Cinsel taciz asla olmaz, hiç kimse cesaret edemez, aklından bile geçiremezdi. Çünkü, töreye göre çok ağır cezalar uygulanırdı. Hırsızlık, devlet malına zarar verme vs. asla olamazdı. Çünkü Türklere göre devlet malı, ulusun malı olarak bilinirdi, kutsaldı. Devlete zarar vermek, ideallerin alçaltılması, ahlaki değerleri kıymetten düşürmek, sır saklamamak aynı şekilde cezalandırılırdı.
Kural 4-Adalet;
Türk töresinde cezalar çok nettir. Tüm toplum bireyleri tarafından bilinir ve kesin uygulanır. Herhangi bir boy üyesi, kurultaylarda Kaan’dan hesap sorabilir. Yönetici / yönetilen/ceza veren omuz omuza çalışır, birbirine karşı sorumludur. Doğuya, güneşe bakan evlerinin kapısı kilitlenmez. Hırsızlık yoktur. Hakan kendi özel varlığını belli zamanlarda halka eşit dağıtılırdı. Eski Türklerde suç: “şerefli” suç: “şerefsiz suç” diye ikiye ayrılırdı. Türk töresine karşı çıkan hanedan mensuplarına ölüm cezası verilince, kendi yayının kirişi ile boğulurdu.
Kural 5-Aile;
Büyüğe saygı, küçüğe şefkat ve sevgi zorunludur. Toplumun inşa edildiği temel noktadır. Anne ve baba, çok küçük yaşlardan başlayarak töre kurallarını ve bildiği her şeyi çocuklarına öğretir.
Kural 6 -Etik anlayış;
Toplum faydası için dürüst davranan her bireyin önü açılır. Yönetici sınıfına geçer. Töre dışı, bencilce davranan birey, sınıfı, yaşı ne olurda olsun toplum dışı bırakılır. Hiç kimse onla konuşmaz, sofraya alınmazdı. Oba tarafından dışlanırdı.
Kural 7-Özgürlük;
Türk ulusunun Türk’ten başka efendisi olmaz. Hür yaşar.
Kural 8- İnanç;
Türk devletleri bin yıllar öncesinden de laikliği benimsemişlerdi. İnanç, kişisel bir şeydir. Türk egemenliğinde, Türk töresine göre, bütün dinlere mensup insanlar mutlu bir şekilde yaşamışlardır. Türkler, din sömürüsüne dayanan tüm iktidarların yıkıldığını görmüştür. Töre, din sömürüsünü affetmez. Din görevlileri siyasete karışmaz. Onlar; ait oldukları topluma efsun, ölüm, doğum sırasındaki ritüelleri yerine getirme işini yaparlar.
Türk asıllı olmadığı halde Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp gibi Türk aydınları, Türk töresinin, Ortadoğu ve Asya’da tek kurtuluş yolu olduğunu iddia etmişlerdir. Kafatasçı ırkçıları, ister Türk İster Kürt ya da başka ırklardan olsun, tamamiyle reddetmiş, Türk kültür ve bağlı olduğu
töresinin tüm insanları kucakladığını, ülkemizin temel ideolojisinin temel referans noktasının cumhuriyet ve Türk töresi olduğunu iddia etmişlerdir.
Kural 9-Yönetim şekli;
O zamanın koşullarına göre, en ileri demokrasidir. Devlet yapılanmasında töre esastır. Devlet yurttaşlarının ücretsiz ulaşım, sağlık, eğitim, güvenliğini sağlar. Bu bağlamda ipek yolu ile tüm Asya ve Avrupa, binlerce Türk ürünü yapıtlarla, kervansaraylarla doludur.
Kural 10- Kültür;
Diğer kültürlerin gelenek göreneklerine, sağlıksız yiyeceklerine ve giysilerine özenilmez. Taklit edilmez. Gösterişe ve debdebeye önem verilmez. Yöneten / yönetilen hiçbir şeyi israf etmez, aynı şeyleri giyer, aynı şeyleri içerler. Sosyal felaketlerde /kıtlık /deprem/ sel olduğunda ortak akıl ile birlik olup, her türlü zorluğun üzerinden gelirler.
Kural 11-Eğitim;
Çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara Türk töresi öğretilir. Barışta ve savaşta tam olarak ne yapacakları konusunda bilinçlendirilirler. Hakanlar tüm buyruklarını bilinçli verir. Halklar ve beyler cesur ve bilgedir. Türk Milletini sevmek üzere yetiştirilir.
Türk töresi, yüksek çok küçük yaşlardan başlayan sorumluluk duygusu demektir. Devlet hizmetinde, insanların ilişkilerinde millete hizmeti ve insanlara saygıyı esas alır. Ağırbaşlı, vakarlı, ciddi, çok konuşmayan, gerektiği zaman az ve öz konuşan, soğukkanlı olan, birden öfkelenmeyen, cesur, ahlaklı, azimli, sözüne ve vazifesine sadık, disiplinli, yalan söylemeyen kişiler yetiştirilir. En önemlisi, topluma ihanetin zararları ve cezası öğretilir.
Kural 12- Antlaşma, Söz Vermek;
Türkler 3 bin yıl önce de, Tanyeri ağarırken kımız eşliğinde kan kardeş olup, ömür boyu sözünde duracağına ve birbirine yardım edeceğine söz verirlerdi,
Ölüm; “yuğ” törenlerinde belli bir şölen eşliğinde kımız içerek kutlarlardı. Türklerde söz vermek için kendine mahsus bir ritüel yapılırdı. Kımız eşliğinde karşılıklı söz vermek, Türklerde özel bir sözsel yasadır. En yüce kanundur.
Örneğin;
Avrupa’ da fertler karşılıklı münasebetlerinde “Türk sözü mü?” derler. Onlar Türk sözüne güvenileceğini bilmektedirler. Büyüğünün emrinden çıkmamak, Türk töresinin esas unsurlarıdır.
Türkler bütün devletlerini bu töre ile kurmuşlar, töreyi bozunca da yıkılmışlardır.
Bu anlayışla, yeniden töreye sarılma ve ayağa kalkma zamanıdır.
Türk Beğleri, millet, işitin! Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, senin ilini, senin töreni kim bozabilirdi? Ey Türk milleti! Titre ve kendine dön.
Ceyhun KALENDER
Türk Eğitim-Sen Rize Şubesi
Basın Sekreteri
|