Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, doların önlenemeyen yükselişine ilişkin, “Dış güçlerin size operasyon yapması için sizin onların işine gelmeyecek adımlar atmanız gerekiyor. Dolayısıyla geçmiş 15 yılllık süreçte dış güçlerin oyununu bozacak herhangi bir adım atmayan iktidarın, şimdi dış güçler demesi bize inandırıcı gelmiyor. Dolar, beton-çimento ve borç- faiz ekonomisinden dolayı yükseliyor. ” ifadelerini kullandı.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
Yeniden Refah Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleşen nezaket ziyaretine, Genel Başkan Davutoğlu’nun yanı sıra Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Mehmet Atilla Maraş, Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı Sema Silkin Ün ve Siyasi İşler Başkanı Mustafa Nedim Yamalı katıldı. Yeniden Refah Partisi’nden ise, Genel Başkan Fatih Erbakan’a Genel Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Doğan Aydal, Av. Bayram Sakartepe, Mehmet Altınöz, Prof. Dr. Sacit Günbey ve Genel Sekreter Suat Pamukçu eşlik etti.
Basına kapalı gerçekleşen görüşme sonrası iki lider, kameraların karşısına geçip ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundular.
İstişarelerimizi devam ettireceğiz
Verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve bundan sonrası için de daha yakın bir ilişki içerisinde istişarelerini devam ettirme kararı aldıklarını söyleyen Genel Başkan Erbakan şöyle konuştu:
“Bu ziyaretin ülkemiz, milletimizin ve partilerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Halkın en önemli gündemi şu anda mutfaktaki yangın. Geçim sıkıntısı ve maalesef anlının teriyle konforlu bir şekilde yaşamasına yetecek bir geliri, geniş halk kitlelerinin elde edememesi. Türkiye’nin dört bir yanında, Sayın Genel Başkan Davutoğlu da parti yetkilileri de bizim partimizin teşkilatları da sürekli olarak hareket halindeyiz. Bunları birebir, vatandaşın, esnafın ve halkın dilinden dinleyerek şahit oluyoruz. Çok ciddi bir işsizlik problemi var. 10 milyonu bulan işsizler ordusu ki dünyadaki 106 ülkenin nüfusunu aşmış bu sayı. 1 buçuk milyon üniversite diplomalı, yetişmiş, donanımlı olduğu halde işsiz kalan gencimiz var. Tabii bunun arkasında iş bulabilen şanslı insanlardan bir tanesi olsanız da asgari ücret bugün açlık sınırının altında. Memur maaşları yoksulluk sınırının altında. Emekli maaşları ise iki kişilik bir aile için dahi açlık sınırının altında kalmış durumda. İnsanları maaşlı bir şekilde alnının teriyle gelir elde edip yaşamını sürdürmesi mümkün değil. Peki o zaman esnaflık yapayım dediğinde 2020 yılında yüz bine yakın esnafımızın kepenk kapaması 40 binden fazla şirketin iflas edip kapanması, bu ülkede işveren olarak da esnaf olarak da ayakta duramayacağınızı gösteriyor. Çünkü mevcut mevzuat fahiş vergiler, giderler, iş yeri kiraları, döviz kurunun saat başı bu kadar değişerek yükselmesi, kredi faizleri ve hepsinin üstüne bir de alım gücünün adeta sıfıra indiği bir piyasada esnaf olarak maalesef ayakta durmak mümkün değil. O zaman tarım ve hayvancılık var. Tarımda da girdi maliyetlerinin bir senede yüzde 120 artması, elektrik ve mazotun pahalılığı; bundan dolayı tarımla uğraşan kesim de maalesef ekip biçtikçe kazanmak yerine dahi elindeki dahi kaybeder hale geldi. Hayvancılık yapan kesim için ise sadece hayvan ürünlerine dahi bir senede astronomik şekilde zam geldi. Bunun da satış fiyatına yansıtılamaması yüzünden hayvancılık yaptıkça maalesef geri giden ve elindekini avucundakini kaybeden bir hale gelmiş, bu çiftçimizin borçlarının astronomik bir şekilde artışından da görülüyor.”
İyi ki faizi sevmeyen bir iktidarımız var!?
Önümüzdeki sene devletin 240 milyar lira faiz ödemesinin olduğunu hatırlatan Erbakan, ekonomideki bu acı tablonun sebeplerinden birinin faiz giderleri olduğunu dile getirdi: “Bu tablo tabii maalesef her zaman ifade ettiğimiz bir sebepten kaynaklanıyor. Hükumetin halka, milletimize gerekli imkanı sağlamaması, gerekli kaynağı aktaramaması. Çünkü üç tane temel giderleri var. Birincisi faiz giderleri. Astronomik ve fahiş faiz ödemeleri önümüzdeki sene 240 milyar lira olarak ödeneceğini Orta Vadeli Ekonomi Programı’nda ifade ediyorlar. Senede 240 milyar lira faiz ödemek, önümüzdeki sene saat başı 10 bin asgari ücretin faize verilmesi demek. 24 saatte her geçen bir günde 240 bin asgari ücretin faize verilmesi demek. Faizi sevmeyen, faize karşı olan bir iktidar var.
Bir de faizi seven bir iktidar olsaydı nasıl bir faiz ödemesi olacaktı. İkinci gider konusu ise imtiyazlı holdinglere kaynak aktarılması. Bu da Kamu Özel İşbirliği projeleri ve Yap-İşlet-Devret projelerinde belki de kabile devletlerinde, muz cumhuriyetlerinde görülmeyecek bir şekilde bu kaynakların son derece pervasız bir şekilde bir avuç imtiyazlı holdinge aktarılması. Üçüncü gider ise, maalesef ‘İtibardan tasarruf olmaz.’ denilerek israfa, lükse, gösterişe harcanan milyarlarca lira. Bundan dolayı da milletimize, halkımıza, esnafımıza, çiftçiye, asgari ücretliye, emekliye maalesef imkan kalmıyor. Bütün bu sorunların çözülmesi noktasında başkanımızla mutabık kaldık. Aynı zamanda neler yapılabileceği seçime yakın zamanda ve seçime kadar geçecek olan sürede nasıl bir yol izlenebileceği konusunda fikir alışverişinde bulunduk. Bundan sonra hem Genel Başkan yardımcıları hem de Genel Başkan düzeyinde daha yakın bir ilişki içerisinde bu istişarelerimizi devam ettirme kararı aldık. Bu istişarelerimiz inşallah milletimizin derdine derman olur.”
‘Dış güçlerin size operasyon çekmesi için sizin onların oyununu bozacak adımlar atmanız gerekiyor’
Bir gazetecinin dövizin önlenemeyen yükselişine ilişkin sorusunu yanıtlayan Erbakan, “Sizin 450 milyar dolar borcunuz var, tabii doların her 1 lira artışında 450 milyar liralık borç artışınız oluyor. Sizin 12 ayda 193 milyar dolar bulup vadesi gelen dış borcunuzu ödemeniz lazım. Sürekli dış mihraklardan bahsediliyor. Ancak dış mihrakların size operasyon yapması için sizin onların işine gelmeyecek adımlar atmanız gerekiyor. Halbuki Sayın Cumhurbaşkanı yeni seçilen ABD Başkanı Biden ile kısa da olsa görüşebilmek için Roma’ya, New York’a Glasgow’a bütün dünyayı gezerek görüşüp ilişkileri düzeltme adımı atmıştı. Dolayısıyla geçmiş 15 yılllık süreçte dış güçlerin oyununu bozacak herhangi bir adım atmayan iktidarın, şimdi dış güçler demesi bize inandırıcı gelmiyor. Beton çimento ekonomisinden dolayı dolar yükseliyor. Borç ve faiz ekonomisinden dolayı dolar yükseliyor. Döviz yükseldikçe de doğrudan enflasyona etki ediyor. Dolayısıyla dövizin yükselmesi dar gelirli vatandaşların milyonların zararına olan bir gelişmedir. ” şeklinde konuştu.
Davutoğlu: Kritik bir eşikten geçiyoruz
Görüşmeden duyduğu memnuniyeti dile getiren Davutoğlu ise tarihi bir mekanda bulunduklarını, rahmetli başbakan Necmettin Erbakan’ı rahmetle andıklarını ifade ederek şöyle konuştu: “Kritik bir eşikten geçiyoruz. Her gün yeni bir depremle sarsılıyoruz. Toplumsal dokumuzu derinden etkileyen ciddi bir yoksullaşma, yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek kur şeytan üçgeni içerisine sıkışmış bir dönemde bir araya geldik. Memleket meselelerini detaylı bir şekilde ele aldık. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunları, siyasal sorunları, ahlaki yozlaşmayı, yolsuzlukları, kapsamlı bir şekilde görüştük. Bugün biz görüşmeyi gerçekleştirirken Türkiye’de hemen hemen her hanede doların yükselmesi ve buna bağlı şekilde enflasyonun da birlikte artışından doğan büyük bir kaygı ile karşı karşıyayız. Dolar, 12 buçuk liraya kadar yokladı. Hala belirsizliğini koruyor. Herkesin gündeminde bu var. Bütün bunların sorumlusu, Türkiye’yi ehliyetsiz bir şekilde yöneten ve temel ekonomik bilgilerden de yoksun, hukuk altyapısını tahrip eden, yolsuzluklara bulayan bir siyaset anlayışını egemen kılanlardır. Son dönemlerde bu yoksullaşma, ekonomideki kötü gidiş ve kurdaki yükselişi dış mihraklara telaşı içindeler.”
kaynak:muvaffakiyet.com