Memleket partisi il başkanı Muhittin bayrak 2025 yılı için açıklanan asgari ücretle ilgili yazılı basın açıklaması yaparak, bu miktarın mevcut ekonomik koşullarda yaraya merhem olmadığını ifade etti.

Bayrak partisinin "Ekonomik adalet" ilkesine dikkat çekerek, ücretin temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak olması, sadece bireysel değil, toplumsal huzursuzluğa da yol açacaktır. Dedi

"Asgari ücret zammı yaraya merhem olmamıştır"

Açıklanan zam oranı, son yıllarda hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yetersizdir. Gıda, enerji, kira gibi temel ihtiyaç fiyatlarındaki ciddi artışlar, asgari ücretli çalışanların ekonomik anlamda daha da zorlanacağı bir yılın habercisidir.

2025 yılı için belirlenen asgari ücret zammı, hem ekonomik veriler hem de çalışanların gerçek yaşam koşulları göz önüne alındığında yaraya merhem olmamıştır. Özellikle yüksek enflasyonun etkisiyle temel ihtiyaçların fiyatlarının hızla arttığı bir dönemde, zam oranının enflasyonun altında kalması, çalışanların alım gücünü daha da aşağı çekecektir.

"Toplumsal huzursuzluğa da yol açacaktır."

Asgari ücret, sadece bir gelir kalemi değil, aynı zamanda toplumun ekonomik adalet algısını şekillendiren önemli bir göstergedir. Bu nedenle, asgari ücretin temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak olması, sadece bireysel değil, toplumsal huzursuzluğa da yol açacaktır.

Daha adil bir zam oranı belirlemek, hem ekonomik dengeleri hem de sosyal dengeyi korumak adına kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu süreçte sadece ücret artışı değil, fiyat istikrarını sağlamak ve yaşam maliyetlerini düşürmek de en az zam oranı kadar önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.

"Alım Gücünün Düşüşü"

Türkiye’de son dönemde artan enflasyon, asgari ücretlinin alım gücünü büyük ölçüde eritti. 2024 yılında yaşanan ekonomik dalgalanmalar, temel ihtiyaç ürünlerinde yüksek fiyat artışlarına yol açtı. Bu durum, 2025 için belirlenen zam oranının yetersiz olduğu eleştirilerini daha da güçlendirdi.  zam oranının enflasyon oranının gerisinde kalmasının, çalışanların zaten kısıtlı olan yaşam standartlarını daha da düşüreceği aşikardır.

Artışın günlük hayatda gerçek bir iyileşme sağlamayacağını şüphesizdir. Özellikle kira ve enerji giderlerinin son yıllarda hızla yükselmesi, çalışanların gelirlerinin büyük bir kısmını temel masraflara ayırmasına neden oluyor. Bu durum, asgari ücretin "insanca bir yaşam" standartlarını karşılamaktan uzak olduğu tartışmalarının haklılığını gözler önüne seriyor. Yalnızca ücret artışıyla değil, aynı zamanda temel ihtiyaç fiyatlarını kontrol altına alacak uzun vadeli ekonomik reformların hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.